Ziyaret Bilgileri
|
|
[ Per, 21 Kas 2024 ]
Toplam 22 ziyaret
18 benzersiz ziyaretçi
|
|
|
|
|
Tarihi Ve Kültürel Zenginlikleri
| Tarihi Ve Kültürel Zenginlikleri
Tarihi Ve Kültürel Zenginlikleri
PULUR HÖYÜĞÜ
Çemişgezek ilçesinde bulunan höyükte 1968 yılında yapılan kazılarda Tunç çağına ait kalıntılara rastlanmıştır. Toplu evlerden meydana gelen höyükteki evler taş ve kerpiçten yapılmıştır. Dibeklere ve taş kabartmalara rastlanmıştır. İşlenmiş demir ve krom bulunmuş olup MÖ 3000 yıllarına ait olduğu anlaşılmıştır.
YENİKÖY HÖYÜĞÜ
Çemişgezek ilçesindedir. Keban Barajı gölü altında kalan Laluşağı köyü yakınında bulunan Gavur höyüğü adıyla höyüktür. Yapılan kazılarda Roma ve Bizans dönemine ait kalıntılara rastlanmıştır. Tunç çağına ait buluntular yanında işlenmiş bazı madenlere rastlanmıştır.
İN DELİKLERİ
Çemişgezek ilçesinin batısında bulunan in delikleri ( Devriş Hücreleri ) çok sayıda odalardan meydana gelmiştir. Odalardan birbirine geçiş yeri vardır. Halen tahta bir merdivenle çıkılarak in delikleri gezilmektedir. Oyma sanatı kullanılarak odalar yapılmıştır. GELİN MAĞARALARI VE HARUN KÖPRÜSÜ Pülümür İlçesi yakınlarında dır. Oyma taş sanatı ile yapılan mağaralarda merdivenler de yapılmıştır.Aynı yörede Pülümür Çayı üzerinde Harun Köprüsü olarak bilinen bir köprü mevcuttur.Bu Köprü Pülümür çayının en taşkın zamanında bir sürü köprü yıkıldığı halde çok eski bir yapı olmasına rağmen yıkılmamış ve günümüze kadar özelliğini korumuştur. Bu mağaralar ve köprünün kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir.Sekiz oda ve iki penceresi bulunan kaleye su taşımak için çıkış yeri yapılmıştır
ÇEMİŞGEZEK KÖPRÜSÜ
İlçeden yaklaşık 3 km. uzakta olup, tek kemerden oluşmuştur. 1902 yılında onarılmıştır. Selçuklar dönemine aittir.
UL
UKALE CAMİSİ
Çemişgezek ilçesine bağlı Ulukale köyünde bulunan cami 1739 yılında Diyarbakır Valisi Yusuf Paşa tarafından yaptırılmıştır. Osmanlı dönemine aittir.
ELTİ HATUN CAMİSİ
Mazgirt ilçesindedir. Türbe yaklaşık 20 mt. yükseklikte koni şeklindedir. Binanın içinde Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan'ın annesi ve küçük kardeşinin türbesi bulunmaktadır. Yapı kesme taştan yapılmıştır. Akkoyunlu dönemine aittir. AŞAĞI(CELEBİ ALİ) CAMİ
Pertek ilçesindedir.1570 yılında yapılmıştır.Kesme ve Moloz taşından yapılan caminin tek kubeli ana mekanı vardır. Ayrıca üç kubeli cemaat yeri bulunmaktadır. Batısında Eyvanlı Çeşme,yanında minare vardır.Bina iki renkten kesme taştan yapılmaştır.
YUKARI (BAYSUNGUR)CAMİİ
Pertek İlçesindedir. Aşağı caminin yanında olan camii 1572 yılında yapılmıştır.Özenli bir taş işçiliği gözlenir.Pencelerler sivri kemerlerle çevrilidir.Tek kübbeli ana giriş yeri ve üç kübbeli ana cemaat yeri mevcuttur.Son cemaat yeri ve minaresi iki renkli taştan yapılmıştır.
SAĞMAN CAMİSİ
Pertek İlçesine bağlı sağman köyünde bulunan camii Pir Hüseyin Beyin torunu Salih Bey tarafından 1555 yılında yapılmıştır.Minareye caminin dışından çıkılır.Cami renkli taşlardan yapılmıştır.
SÜLEYMANİYE CAMİİ
İlçedeki tarihi eserler arasında en büyük yapı olan caminin mimari özellikleri Selçuklu tarzını yansıtmaktadır. Yörede XIV-XV. Yüzyıldan itibaren Türkmen Beylerinin etkinliğinin arttığı, özellikle Çaldıran Savaşından (1514) sonra Yavuz Sultan Selim tarafından, Pir Hüseyin Bey'e verilen Çemişgezek'te yapılaşmanın çoğaldığı bir dönemde ve muhtemelen XV-XVI yüzyıllarda bu caminin inşa edilmiş olduğu düşünülmektedir. Caminin kapısı aslını koruyarak günümüze kadar kalmıştır. Caminin tek şerefeli ve oldukça geniş çaplı olan minaresi tek parça tuğladan inşa edilmiş olup, oldukça dikkat çekmektedir
YELMANİYE CAMİİ
Çemişgezek ilçe merkezinde bulunan caminin Timur döneminde Tacüddin Yelman adında bir Türkmen Beyi tarafından 14. yüzyıl başında yaptırıldığı sanılmaktadır. Devamlı onarım ve değişiklik yapıldığı anlaşılan yapının çevresinde bazı ek yapıların izleri bulunmaktadır. Güney kısmında uzanan temel kalıntıları caminin bir yapılar topluluğu içinde kaldığını göstermektedir. Eğimli bir alanda kesme taştan yapılan caminin batı cephesindeki eyvan biçimindeki taç kapısı, özgünlüğünü koruyabilmiş tek bölümdür. Özenli taş işçiliği ve boyutlarıyla anıtsal bir görünümü olan giriş, geometrik bezemeli kuşaklarla çevrilidir. Giriş kapısının iki yanındaki sekizgen, geometrik bezekli sütunlar, kapının açılmasıyla, kendi ekseni etrafında dönmektedirler. Cami tek kubbeli olup minaresi yoktur. Mihrabın etrafı yeşil çinilerle süslüdür. Çini ile taşın bir arada kullanıldığı göz alıcı mihrabın yanındaki minber yalındır. Yelmaniye Camisi, Selçuklu ve Osmanlı mimari tarzları arasında bir geçiş yapısı niteliğindedir. MAZGİRT KALESİ
Mazgirt ilçesi yakınında bulunan kalenin üst kısmında halen bazı yapılar mevcuttur. Kaleye bir mağaradan girilir. Mağaranın ününde taştan yapma merdivenler mevcuttur. Surlarla çevrili olan kalenin en üst kısmında köşk şeklinde bir yapı ve yel değirmeni yapılmıştır. Kalenin M.Ö.IX. y.y. da yöreye hakim olan Urartular devrinde yapıldığı. Urartu Kralı II.Rusasa ait olan ve kalede bulunan yazıda anlaşılmıştır.
ÇOBANBABA TÜRBESİ
Mazgirt ilçe merkezinin doğu kısmında mezarlık olarak bilinen yerdir. Dikdörtgen şeklinde kesme taşla yapılan binanın üzerine koni şeklinde iki çatı yerleştirilmiştir. Yanında bir çeşmesi olan türbe yöre halkınca ziyaret olarak bilinir.
KALE KÖYÜ KALESİ
Mazgirtin kale köyünde bulunan kalenin giriş kapısında çivi yazıları bulunur. Kalenin altındaki taşlar oyularak bir tünel yapılmıştır. İçinde odalar bulunur. Kalenin M.Ö. IX.Y.Y. da Urartular devrinde kaldığı anlaşılmıştır. PERKET KALESİ
Pertek ilçesinin güneyinde, Murat Irmağının kıyısındaki bir tepenin üzerinde inşa edilen Pertek Kalesi, bu bölgenin Keban Baraj Gölü suları altında kalması nedeniyle bugün bir ada görünümünde kalmıştır. Osmanlılar zamanında onarım gören kalenin yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. İç içi iki surdan oluşan kalede, surlar arasında yapı kalıntıları bulunmaktadır. Kalenin güney cephesindeki yontma taşların arasına kondurulmuş kırmızı sert tuğlalar ve serpiştirilmiş mavi çiniler vardır.
BAĞIN KALESİ
Mazgirt ilçesi Dedebağ ( Bağın) Köyü yakınındadır.İçeriye merdivenle girilir. Içinde taşlar oyularak yapılan büyük bir oda mevcuttur. Kalenin içerisindeki surlardan çok az bir kalıntı kalmıştır. Kalede Urartu Kralı Menuasa ait olan yazı bulunmuş ve halen Harput Müzesindedir. 1200 yılından sonra Selçukluların hakimiyetine geçmiştir.
AMBAR KÖYÜ KALESİ
Merkez ilçeye bağlı ambar köyünde bulunan kalenin çevresinde iki minare bulunur. Giriş kapısı taşların oyulmasından yapılmış olup, iç içe üç odası vardır. Kalenin çevresinde sulama kanallarının kalıntıları vardır. Kalenin üst kısmında taştan oymalarla havuzlar yapılmıştır.
PERTEK KALSESİ
Pertek ilçesinin güneyinde, Murat Irmağının kıyısındaki bir tepenin üzerinde inşa edilen Pertek Kalesi, bu bölgenin Keban Baraj Gölü suları altında kalması nedeniyle bugün bir ada görünümünde kalmıştır. Osmanlılar zamanında onarım gören kalenin yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. İç içi iki surdan oluşan kalede, surlar arasında yapı kalıntıları bulunmaktadır. Kalenin güney cephesindeki yontma taşların arasına kondurulmuş kırmızı sert tuğlalar ve serpiştirilmiş mavi çiniler vardır. Derun-i Hisar (Sağman) Kalesi Pertek'e bağlı Sağman Köyündeki askeri kale, yöreye hakim bir tepe üzerinde kurulmuştur. Kalenin yapım tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Evliya Çelebi'nin tariflerine göre, Diyarbakır'daki Artukoğulları sülalesinden bir Türk Beyi tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Tepenin batı ve güney yamacında kale surları sağlam bir şekilde günümüze kadar kalmıştır.
KİLİSELER
Pertek ilçesi Til Köyünde bulunan kiliselerden Suryeni kilisesi kesme taştan yapılmıştır. Yunan tacı planındadır. Aynı yörede bulunan Ermeni kilisesi XVIII. YYda yapılmıştır.
FERRUH-SAD TURBESİ
Ulukale Köyü yakınında tarlalar arasındadır. Kesme, moloz taş ve tuğladan yapılan türbe, kubbe kaplaması dışında oldukça sağlamdır. Kapısındaki yazıttan 1551'de yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Yapı altta mumyalık, üstte mescit bölümüyle Selçuklu türbe geleneğini taşımaktadır. Sivri kemer içindeki girişin karşısında mihrap yer alır. Çevresinde bazı tarihi eser kalıntıları ve mezar taşları bulunmaktadır.
MASUME (BESİME)HATUN TURBESİ
Halk arasında Besime olarak bilinen Mahsume adında bir kadına ait olduğu sanılan türbenin yapım tarihini veren herhangi bir kitabe olmadığı gibi, kaynaklarda yapıyla ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Çevrede bulunan diğer türbelerle plan ve malzeme yönünden benzerlik gösteren yapının XV. Yüzyıl sonu ile XVI. Yüzyıl başlarında yapılmış olduğunu söylemek mümkün olmakla birlikte kesin bir tarih verilememektedir. Bugün harap durumda bulunan bu yapının izlerinden sekizgen bir plana sahip olduğu anlaşılmaktadır.
UZAN HASAN TÜRBESİ
Çemişgezek ilçesinde merkezin içinde ki bir kayanın üzerindedir. 1572 yılında iki katlı kesme taştan yapılmıştır. Kapı sütunları sade bir görünüme sahiptir. Küçük pencereleri olan yapı kiremit çatı ile örtülüdür.
HAMAMI ATİK
Çemişgezek ilçesinde çarşı içinde bulunan yapının giriş bölümünde Türkçe ve Arapça yazılar mevcuttur. XVIII.y.y. da onarılmıştır. Yöreyi ellerinde bulunduran Akkoyunlular tarafından yapılmıştır. Kesme ve moloz taşla tuğla karışımı yapılan hamamın küçük bir giriş yeri olup, içeride küçük kubbeler halinde bölümler yapılmıştır. Üzerindeki Türkçe yazı 1762 yılında onarımı yapan Hacı Ali Ağaya aittir.
FERUHSAD TURBESİ
Ulukale Köyü yakınında tarlalar arasındadır. Kesme, moloz taş ve tuğladan yapılan türbe, kubbe kaplaması dışında oldukça sağlamdır. Kapısındaki yazıttan 1551'de yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Yapı altta mumyalık, üstte mescit bölümüyle Selçuklu türbe geleneğini taşımaktadır. Sivri kemer içindeki girişin karşısında mihrap yer alır. Çevresinde bazı tarihi eser kalıntıları ve mezar taşları bulunmaktadır Munzur (Ovacık) Gözeleri Ovacık Gözeleri, Tunceli kent merkezine 80 Km., Ovacık ilçe merkezine 17 Km. uzaklıkta yer almaktadır. Munzur Dağlarının eteklerinden yaklaşık 200-300 metrelik alanda, karstik kaynaktan irili ufaklı 40 göz halinde fışkıran beyaz köpüklü buz gibi sular, yamaçlardan aşağılara doğru küçük şelaleler oluşturarak akmakta ve Munzur Suyunun oluşturmaktadır. Karstik kayaların, gözelerin ve Munzur Suyunun bir arada oluşturduğu doğal çevre eşine ender rastlanan özellikleri ve görsel değerleriyle il ve bölge ölçeğinde önemli bir rekreasyon ve turizm odağı olma potansiyeli taşımaktadır. Munzur Gözelerinin 20 hektarlık kısmı, 1963 yılında Orman İçi Dinlenme Yeri olarak ayrılmıştır. Yöre halkının en yoğun kullandığı mesire yerlerinden biridir. Munzur Gözeleri, sularından çıkarılan lezzetli alabalıklarıyla ünlüdür. Ancak yerel olanaklarla yapılmış birkaç beton masa, oturaklar, çocuk oyun alanı ile bir lokantadan başka herhangi bir tesis yoktur. Munzur Gözelerinin kuzey kesiminde bulunan ağaçlandırma alanına 2000 yılında çam, ladin, huş ve akasya fidanları dikilmiştir. Gözeler ile Munzur Suyu arasında kalan kısımlarda yürütülen çevre düzenleme çalışmaları kapsamında beton setler, küçük havuzlar, yürüme yolları, oturma mekanları ve köprüler yapılmıştır.
HALWORİ GOZLERİ
Tunceli-Ovacık yolu üzerinde, kent merkezine yaklaşık 20 Km. uzaklıkta, Munzur Suyu kenarında, derin ve kayalık bir vadinin içerisinde yer almaktadır. Halbori Gözeleri, çok soğuk kaynak sulara sahip bir dinlenme ve mesire yeri olup, oldukça yoğun kullanılmaktadır. Ancak, beton masa ve oturaklar dışında hiçbir tesis bulunmamakla birlikte doğal yapısını ve güzelliğin korumaktadır
ZENGİNPIMAR (ZAGGE)ŞELALESİ VE MESİRESİ
Tunceli-Pülümür karayolu kenarında, Tunceli kentine yaklaşık 40 Km. uzaklıkta yer alan Zenginpınar Şelalesi, vadi yamaçlarından oldukça dik bir eğimde çok kuvvetli akarak yolun altından Pülümür Çayına ulaşmaktadır. Zenginpınar Şelalesi, gerek bitki örtüsünün zenginliği gerekse vadinin çarpıcı derinliği ile çok etkileyici doğal verilere sahiptir. Pülümür Çayı ve vadinin karşı yamaçlarındaki sık orman örtüsü, doğal çevre ve manzara zenginliklerini artıran unsurlardır. Ulaşımın kolay olması nedeniyle piknik amaçlı olarak çok yoğun kullanılan yerlerin başında gelmektedir. Şelale alanında taş-beton setler ve merdivenler oluşturularak oturma mekanları düzenlenmiştir. Pülümür Vadisi ve bitki örtüsünün bir arada oluşturduğu doğal çevre özellikleri bakımından çok çekici bir yer olan Zenginpınar Şelalesi ve Mesire Yeri piknik, doğa yürüyüşü gibi günübirlik turizme yönelik olarak önemli potansiyele sahiptir.
KUTUDERE MESİRE YERİ
Tunceli-Pülümür karayolu üzerinde, il merkezine yaklaşık 30 Km. uzaklıkta ve Pülümür Çayı kenarında yer alan Kutudere Mesire Yerinin içinden aynı zamanda küçük bir dere geçmektedir. Su gözelerinin de bulunduğu Kutudere, ulaşım kolaylığı, kaliteli içme suyu ve doğal güzellikleri ile yaz aylarında yöre halkı tarafından en yoğun kullanılan piknik alanlarından biridir. Ağaç varlığı ve çeşitliliği açısından zengin bir bitki örtüsü olan Kutudere Mesire yerinde bulunan işletmelerde yaz aylarında yeme-içme hizmeti sunulabilmektedir. Burada bulunan derenin taş yığılmak suretiyle önünün kesilmesiyle oluşan gölcükte insanlar yüzme imkanı da bulmaktadırlar. DİGER MESİRE YERLERİ
Tunceli-Elazığ karayolu üzerinde, il merkezine 8 Km. uzaklıktaki Dinar Deresi çevresi, Munzur Suyu ve Mercan Deresinin birleştiği bölge, Pülümür Çayı ile Yastık Deresinin birleştiği bölge, Pertek Feribot İskelesi çevresi, Keban Baraj Gölü kıyıları, zengin bitki örtüsü ve doğal güzellikleri ile mesire yeri ve çeşitli rekreasyon etkinlikleri için cazip alanlardır.
DEREOVA SELALESİ
Gelin Pınarı olarak ta bilinen şelale, il merkezine 46 Km., Nazimiye ilçe merkezine 11 Km. uzaklıkta, Dereova Köyündedir. 20 metre yükseklikten 3 kaynaktan yaygın bir şekilde dökülen sular, Pülümür Çayının kollarından biri olan ve çok derin bir vadide akan dereye karışmaktadır. Şelale hem çevresine serinlik katmakta, hem de yaz ve kış aylarında çok etkileyici ve farklı bir manzara sunmaktadır. Kışın şelale sularının donmasıyla oluşan sarkıt ve dikitler, eşsiz bir manzara meydana getirmektedir. Şelalenin çevresi çok dik eğimli olup bodur meşe ormanları ile kaplıdır. Dereova Köyüne giden yol, yer yer virajlıdır. Dereova Şelalesine birkaç km. kala 2-3 metreye kadar daralan keskin virajlı ham bir yol kullanılmakta ve ulaşım çok sıkıntılı olmaktadır. Şelale ve çevresi doğal nitelikleriyle piknik, doğa yürüyüşü gibi günübirlik etkinlikler için önemli bir potansiyel taşımakla birlikte, yakın çevresinde turizme ve rekreasyona yönelik başka kaynakların olmaması, ulaşımın zor olması, arazinin çok eğimli olmasından dolayı bir takım tesisler ve otopark düzenlemeleri için uygun alanların olmaması, Dereova Şelalesinin turizm amaçlı olarak kullanımını kısıtlamaktadır.
HAMAM-I ATİK (ESKİ HAMAM)
İlçe merkezindeki çarşı içinde yer alan yapının girişindeki Türkçe ve Arapça iki yazıttan hamamın, 15. yüzyılda yapıldığı, 18. yüzyılda da onarım gördüğü anlaşılmaktadır. Çemişgezek'te uzun süre egemen olmuş Akkoyunlular döneminden kaldığı kesinlikle bilinen tek yapıdır. Kesme ve moloz taşla tuğla karışımı hamamda, orta kubbeli bölüm ile yanlarda buraya açılan beşik tonozlu mekanlardan oluşmaktadır. Köşelerde ise giriş ve ılıklığa geçişi sağlayan küçük kubbeli bölümler yer alır. Ortada beşik tonoz, yanlarda kubbeli bölümlerin oluşturduğu ılıklıktan, soyunmalıkla aynı plandaki sıcaklığa geçilir. Sıcaklığın beşik tonozlu mekanına açılan külhan, yapı boyunca uzanmaktadır.
YENİ HAMAM
Güney cephede bulunan giriş kapısı üzerinde yer alan kitabeye göre 1701-1702 yılları arasında Hacı Bayramoğlu Hüseyin adında bir kişi tarafından inşa ettirildiği belirtilen bu yapı doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen plan üzerine inşa edilmiş olup, soğukluk, sıcaklık, ılıklık ve külhan bölümlerinden oluşmaktadır. Yapı düzgün kesme taş ve tuğla malzeme ile inşa edilmiştir
HAMİDİYE MEDRESESİ
Çemişgezek ilçe merkezinde bulunan Hamidiye Medresesinin kitabesindeki ifadeden Sultan II.Abdulhamit zamanında 1861-1862 yıllarında yapıldığı anlaşılmaktadır. Cumhuriyet döneminde bir süre Adliye binası olarak kullanılmıştır. Mülkiyeti bir şahsa ait olup, halen konut olarak kullanılmaktadır.
TAHAR (YUSUF ZİYA PASA)KOPRÜSÜ
İlçeye 3 km. uzaklıkta, Tahar Çayı üzerindeki taş köprü tek sivri kemerden oluşmaktadır. Köprünün yazıtından 1807 yılında Yusuf Ziya Paşa tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Köprünün 1856 tarihinde Diyarbakır Valisi Akif Paşa tarafından onarılmış olduğu kaynaklarda geçmektedir. 55 metre uzunluğa, 9 metre yüksekliğe ve 4.3 metre genişliğe sahip köprünün her iki tarafında 70 cm. yüksekliğinde korkuluklar yer alır. Köprünün dört işaret taşından birine kavak ağacı motifi işlenmiştir.
SİVDİN KOPRÜSÜ
Karar Deresi üstündeki taş köprü, suyun iki yakasındaki kayalara oturmuş tek bir kemerden oluşmaktadır. Korkuluk duvarları moloz taştandır. Yapı 12. ya da 13. yüzyıla tarihlenmektedir.
BAŞ ÇEŞME
Çemişgezek İlçe merkezinde yer alan ve halen kullanılır vaziyette olan çeşmenin alınlıkta bulunan kitabesinden 1870 tarihinde Rüştü Efendi tarafından onarıldığı bilinmekle birlikte, bu yapının ilk olarak kim tarafından ve hangi tarihte yapıldığı bilinmemektedir. Düzgün kesme taş ile yapılan çeşme bir eve bitişiktir.
MEYDAN ÇESMESİ
Ulukale Köyü meydanındadır. Kemerlerin biçimleri ve yapıdaki ayrıntılardan yola çıkılarak 16.yüzyıl sonu 17. yüzyıl başlarında yapıldığı sanılmaktadır. Kesme taştan oluşan yapı, küçük köşe sütunlarına oturan sivri kemerli eyvan biçimindedir.
İN DELİKLERİ(DERVİS HUCRELERİ)
Çemişgezek ilçe merkezinin batısında Tahar Çayı Vadisinin yukarıya doğru uzanan sarp kalker kayalarına konut amaçlı oyulmuş 20 civarında oda bulunmaktadır. İn deliklerinin kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir. İn Delikleri, üç kat halinde sıralı odalar ve bu odaları aydınlatan büyük pencereler ile uzun koridorlardan oluşmaktadır. Ayrıca su gereksinimini karşılamak üzere, kayaların arasından sızan suların toplandığı sarnıçlar, yukarıdaki odalara ulaşmak için kayalardan yapılan merdivenler ve galeriler bulunmaktadır.
MEZAR TAŞLARI
Tunceli'nin çeşitli kesimlerindeki eski mezarlıklarda, günümüze kadar kalan tarihi mezar taşlarında kültürel geleneklerin sürdürüldüğü görülmektedir.Yörede koyun biçimindeki mezar taşları, Akkoyunlular dönemindeki Türkmen geleneğine tanıklık etmektedir. Tunceli yöresindeki eski mezarlar ya bir tepe üzerinde ya da köyün ya da mezranın üst tarafında yüksekçe bir yerde bulunmakta olup, mezar taşlarında geleneksel örf ve adetlerin yanı sıra dini ve mitolojik unsurları da görmek mümkündür.
Tunceli ilinde bulunan koç-koyun mezar taşları genellikle ayaktadır. Sade bir şekilde işlenmiş heykellerin bir kısmının üzerinde kılıç, bıçak, sadak, çevgan, kalkan, hançer, dokuma tezgahı, şiş, herek, çatal gibi eşyalara ait kabartma figürlerin yanı sıra çeşitli hayvan ve bitki figürleri de yaygın olarak kullanılmıştır. Bu figürler yalnız bezek olarak değil, orada yatan kişinin cinsiyeti, toplumsal konumu ve mesleğini de belirten figürlerdir. Kılıç, kalkan, at, ok, koç, tüfek, tabanca, bıçak gibi şekiller mezar sahibinin erkek olduğuna ve yiğitliğine işarettir. Kandil, terazi v.b. şekiller din adamlarına; iğne, sap, küskü, el gibi figürler ise kadınlara aittir. İbrik ve tepsi gibi figürler cömertliğin ifadesidir. Bazı mezarlarda görülen Zülfikar (Hz. Ali'nin Kılıcı), güneş kursu gibi şekiller de orada yatan kişinin alevi inançlı olduğuna işarettir.
Pülümür ilçesine bağlı Sağlamtaş Köyü mezarlığında 11 adet koç heykeli bulunmaktadır. Yapılan araştırmalarda bu mezar taşlarının 250-300 yıl önce yapıldığı anlaşılmıştır. Kayalardan oyularak tek parça halinde yapılan ve 200 ile 300 kg. arasında değişik ağırlığa olan bu heykeller mezarın yan tarafına konulmuştur. Mezar taşlarının tamamı tescilsizdir
SPORTİF ETKİNLİKLERİ
Rafting: Tunceli sınırları içerisinde akıp giden Munzur, Pülümür ve Peri suları gerek debileri, gerekse akış hızları itibari ile rafting (kano) sporu yapmaya oldukça elverişli sulardır.
DOGA YURUYUSU: Ovacık ilçesinin kuzeyindeki Munzur sıra dağları ile ilçenin güneyindeki meşelik tepeler, İlin kuzeydoğusunu kaplayan ve yüksekliği 3292 metreye varan Karasu-Aras dağları ile Bağırpaşa dağları dağcılık ve doğa yürüyüşü sporlarına olduğu kadar kayak için de uygundur.
Bu sayfaya henüz yorum yazılmadı.
|
|